Baz Kağan

Türk Tarihinin Kahramanları: BAZ KAĞAN 

Büyük Türk tarihine şöyle bir baktığımızda, zaman zaman Türk Devletinin başına geçen değişik boylarla, aileleri görmek mümkündür. 
İşte bunlardan birisi olan Oguzlar, tarih boyunca devamlı surette hem bağlı bulundukları hükûmetlerle, hem de kendi kurdukları devletlerle sürtüşme hâlinde yaşamıştır. 

Eski Türk yazıtlarında Oguzların yurdunu Selenge’nin doğusunda tesbit ediyoruz. Selenge Nehri Orta Asya’nın doğusunda olup, Baykal Gölü’ne dökülmektedir.

Bilindiği üzere 630 tarihinde Kök Türk Kaganlığının fetret devresine girmesi üzerine, başta batıdaki On-Oklar ve bazı begler, ülkenin çeşitli yerlerinde idareyi üstlenmeye talip oldular. 

Önce hanedandan Yükünç Şad (Yü-ku) 638’lerde On-Okların da yardımıyla birliği sağlamaya çalıştı. Ardından 640-648’lerde ise, İllig Kagan mağlûp olduğu sırada, Çin’e teslim olmayan Türkler, Börülü (Aşina) soyundan ve On Okların Tuglu (Tulu/ Törü) grubundan gelen ve unvanı Çince belgelerde Hu-po şeklinde yazılan Ch’i-pi’yi (K’i-pi/ belki Kıpçak ya da Çepni Beg) kagan yapmak istemişler. Fakat Tarduşlar bu zamanda çok kuvvetli olduklarından bu cesareti gösterememişlerdi. Ch’i-pi’nin (Kıpçak Beg) gelecekte kendileri için bir tehlike olmasını istemeyen Tarduşlar, onu ağır bir yenilgiye uğrattılar. Bunun üzerine Kıpçak Beg (Ch’i-pi), Altay Dağlarının kuzey eteklerinde otağını kurarak, kendisini Küçük Kıpçak Kagan (İ-chu Ch’i-pi) ilan etti. Burası üç tarafı dağlarla çevrili, ancak bir yanından atların ve arabaların girebildiği, bereketli ve  geniş bir bölgeydi. Tıpkı Türklerin türeyişindeki Ergenekun vadisine benziyordu. Otuz bin kadar adamı vardı.

Tarduşlar tarafından mağlûbiyetinden sonra, daha da kuvvetlenen Küçük Kıpçak Kagan’ı (Ch’i-pi), Karluk ve Kırgızların bir bölümü destekledi. Küçük Kıpçak (Ch’i-pi) Kagan’ın Çin’in tabiyetine girmeyeceğini anlayan imparator T’ai-tsung Uygur, Karluk ve Bugulardan sağladığı destek kuvvetleriyle, Kıpçak Kagan’ın (Ch’i-pi) üzerine yürüdü. Hakanın oğlu gelen müttefik orduyu yendi ise de, Karluk, Uygur, Bugu, Çumukun ve Kırgız gibi kabilelerinin ihaneti ona büyük bir darbe indirdi. O, yüz kadar adamı, karısı ve çocuklarıyla birlikte kaçmayı denedi, fakat Çin ordusu onu Altaylar’da yakaladı (650) ve Çin başkenti Chang-an’a getirdi. Böylece Türk milleti bir kere daha birbirini çekememenin neticesi olarak, han yaptığı hanını kaybetmiş oldu.

Bu kez de On Okların Tuglu (Tulu/ Törü) boyuna mensup Ulug Işbara (Ulug Börü/ Aşina Ho-lu), Nu-shih-pileri de (Arslan Begliler) kendi tarafına çekerek bağımsızlığını açıkladı (651). Ancak Ulug Işbara 657 yılında, Cungarya’da Ebi-nor’un yakınlarında Çinliler tarafından pusuya düşürüldü. Yanındaki az bir kuvvet ile Çinlileri epey uğraştırdı. Binlerce adamını yitirdi. Ulug Işbara kaçmayı başardıysa da, Taşkent bölgesinin yerli ahalisi tarafından yakalanarak, Çin’e teslim edildi. O da tıpkı İllig Kagan gibi esarete dayanamayarak öldü. Bir dizi mücadelenin ardından, önce 671 yılında Tugçu Börü (Aşina Tu-chi) halkı etrafına toplamaya başladı ve 676’da kendini kagan ilan etti. Nihayet 679’da Bengçi Arslan (A-shih-te Feng-chih) ve Ubangu Arslan (A-shih-te Wen-fu) adlı iki lider, halkı ile beraber Çin’e kafa tuttular. Börülü (Aşina) soyundan ve Çin kaynaklarında adı A-shih-na Ni-shu-fu (İni Çor Börü) şeklinde yazılan Kök Türk beyini kagan seçtiler. Diğer Kök Türk ileri gelenleri de bu ayaklanmayı destekledi. Ancak Çin geleneksel politikasını uygulayarak Türklerin arasını açmayı başardı. Yakalanan 54 Türk beyinin kafaları Çin başkentinde, pazar yerinde kesildi.

Bu arada Ötüken’in merkezi, Oguz Türklerinin eline geçmiş idi. Fakat Kutlug, onun kardeşi Kapgan ile Tunyukuk da Çin’in kuzeyinde bağımsızlık hareketine başladılar. Onların bu girişimi öyle bir yankı buldu ki, çevrelerindeki insanların sayısı gün geçtikçe arttı. 682 ile 687 tarihleri arasında Çin’e on bir sefer yaptılar ve bunların sonucunda önemli başarılar kazandılar. 

Arkasından siyasî ve idarî yeni bir düzenleme yapan Kutlug, Türk başkentini ele geçirmenin plânlarını yürürlüğe koydu. 

Bu sırada Oguzların da başına Baz Kagan geçmişti. Bu Oguz begi; Çin’e ve Kıtan’a elçilerini yollayarak, Börülüleri ortadan kaldırmanın yollarını anlattı. O: “Börülü Türkleri yürüyor, onların kaganı yiğit, aygucısı bilgedir. O ikisi var olduğu müddetçe Çin’i ve Oguz’u da öldürecekler. Çin güneyden, Kıtan doğudan, ben kuzeyden saldırayım” diyordu.

Bunun üzerine Kök Türk tigini Kutlug’un ayguçısı, yani danışmanı olan Tunyukuk, gece gündüz oturmadan ve dinlenmeden kendilerine karşı bir ittifak oluşturmuş olan Oguzlar, Çinliler ve Kıtanları nasıl alt edebileceklerini düşündü. Çünkü durumları çok kötüydü. İçeriden ve dışarıdan kuşatılmış gibiydiler. 

Dışarıdan Çinliler ve Kıtanlar, içeriden de Oguzlar, Börülüleri tehdit ediyordu. Bütün bu olumsuz şartlarda Tunyukuk, Kutlug’un da onayını alarak düşmanlarına karşı harekete geçti. Hem kendi teşebbüslerini meşrulaştırmak, hem de bütün Türk boylarının itaatini sağlamak için kutlu yurdun yeniden ele geçirilmesi gerekiyordu. Bu yüzden de Baz Kagan’ın idaresi altındaki Oguzların boyun eğdirilmesi şarttı.

Oguzların bu gözü pek başbuğlarının Tengri adında bir oğlunun olduğunu da bilmekteyiz. Ancak onun Kök Türk savaşlarına katılıp katılmadığı hakkında bir belgemiz bulunmuyor. Adına taş yazılan bu çocuğun belki de, Kök Türklerle son vuruşmadan önce öldüğünü söyleyebiliriz. Çünkü, eğer Kök Türk savaşlarına katılmış olsaydı, Orkun Yazıtlarında onun da adının geçmesi gerekirdi. Halbuki bu belgelerde böyle bir şeye rastlamıyoruz.

687 yılında harekete geçen Kutlug, Kapgan ve Tunyukuk’a şans da yardım etmiştir. Aslında pek şans demek doğru olur mu, bu tartışılır ama her zaman olduğu gibi Çinliler ve Kıtanlar müttefiklerini yani Oguzları yalnız bıraktılar. Togla Nehri kıyısında Baz Kagan’ın idaresindeki Oguzlarla, Kutlug’un yönetimindeki Börülüler arasında belki de Türklerin Çaldıran Savaşı’ndan önceki, birbirleriyle yaptıkları en müthiş vuruşma gerçekleşti. 

Sonuçta, bu savaştan Oguzlar yenik çıktı ve Baz Kagan da öldürüldü. 

Bunun üzerine Kutlug, İl-teriş unvanını aldı. 
Oguzların teslim olmasından sonra Ötüken-Yış, Kök Türk Börülüler (Aşina) ailesinin eline yeniden geçti. Etraftaki bütün boylar, Oguzlar başta olmak üzere doğudan, batıdan, kuzeyden ve güneyden gelerek itaat edip Kök Türklere bağlılıklarını bildirdiler. Ama Baz Kagan’ın torunlarının, devletlerine karşı huzursuzlukları sona ermedi. 

Onlar tarihleri boyunca hep dik başlı oldular. 8. asrın ikinci yarısından sonra dalga dalga göçler hâlinde bugünkü Türkistan topraklarına geldiler ve Osmanlı Devleti’ni 13. yüzyılda, Türkiye topraklarında tesis ettiler.

Prof.Dr. Sadettin GÖMEÇ

(Orkun, Sayı 64, İstanbul 2003)

Yorumlar

Popüler Yayınlar